Abdullah Bakımlı ile sözlü tarih görüşmesi
Görüşülen Kişi
Bakımlı, Abdullah
Görüşen Kişi
Adlı, Ayşe
Hazırlayan/Destekleyen
Bilim ve Sanat Vakfı (BİSAV)
İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA)
Metadata
Tüm öğe kaydını gösterGörüşülen Kişi Künye
1959, Bingöl; T.C.; Erkek; Seyyar Satıcı
Özet
1959 yılında Bingöl’ün Kiğı ilçesine bağlı Arıca köyünde dünyaya gelen Abdullah Bakımlı, doğduğu köyün sonradan Adaklı ilçesine bağlandığını söyler. Bakımlı, hayvancılıkla uğraşan 7 çocuklu bir aileye mensuptur (01:08). 1975’te, 15 yaşındayken elektrik çarpması neticesinde gözlerini kaybeder (01:33). 1988’de İstanbul’a, kız kardeşinin yanına gelir. Bu dönemde maddi sıkıntılar çeken Bakımlı, 2 yıl sonra Emirgan’da Görme Engelliler Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitim almaya başlar (02:26). Orada aldığı 6 aylık eğitimin ardından İş ve İşçi Bulma Kurumu aracılığıyla bir fabrikada iş bulur ve 14 yıl görev yaptıktan sonra emekli olur (02:40). Bakımlı’nın, biri üniversite, diğeri lise öğrencisi olan iki çocuğu vardır (02:55). Bir dağ köyü olan Arıca’da, köylünün hayvancılıkla geçindiğini ve köylerinin bölgenin en yoksul yerleşim yerleri arasında olduğunu anlatmaktadır (03:35). Bakımlı ailesi, köyün 17 hanelik bir mezrasında yaşamaktadır. Köy merkezindeki okula ulaşımın zorluğu nedeniyle gidemez. 7 kardeşten sadece 3’ü eğitim alabilir. 1974’te ortaokulu bitiren ağabeyi, 80 haneli köyün ilk ortaokul mezunudur (05:05). Köy, 1990’lara kadar göç vermez. Bugün 17 hanelik mezrada yaşayan tek bir aile vardır (05:30). Çoğunluğu İstanbul’a gelen Arıca köyü halkı, burada genellikle işçi olarak çalışmaktadır (05:55). Bakımlı, göçün gerekçesi olarak yoksulluk ve terör korkusuna işaret etmektedir. Köylüler üzerindeki baskı, 1980’li yılların sonundan itibaren artmaya başlar ve 1990’dan sonra köy neredeyse tamamen boşalır (07:16). Askerlerin ve PKK’lıların kılık değiştirerek köye geldiklerine şahit olan halk, askerden de teröristlerden korktukları kadar korkmaktadır (08:30). Köylülerin yüzde 80’i şehirlere göç eder. Bakımlı son yıllarda yaz aylarını geçirmek için köye gidenlerin sayısında artış olduğuna dikkat çeker (09:20). 1988’e kadar Adaklı nahiyesinde bir hemşire ve bir sağlık memurunun görev yaptığı sağlık ocağından başka bir hastane yoktur. Hastalar genellikle Elazığ’a götürülmektedir (10:16). 1974’te köy yoluna çakıl döküldükten sonra ulaşımın kolaylaştığını anlatmaktadır. O tarihten önce yollar Ekim ayında kapanmakta ve Nisan ayına kadar şehirle bağlantı kesilmektedir. Hastalar 1970’li yılların ortalarına kadar kış aylarında yaklaşık 20 kilometrelik yolda hayvanlarla taşınmaktadır (12:06). Arıca, 1990’dan sonra elektriğe kavuşur. Bakımlı, bu noktada geriye dönerek gözlerini kaybetmesine sebep olan kazayı anlatır ve 1975’te çalışmak için gittiği Elazığ’da elektrik çarpması sonucu gözlerini kaybettiğini belirtir (13:06). 1988’de İstanbul’a gelene kadar köyde hiçbir şey yapmadığını anlatmaktadır. Köyde dışlandığını hisseden Bakımlı, bu durumun kasıtlı olmadığını ve cehaletten kaynaklandığını belirtmektedir (14:20). Köyde elektrik olmadığı için pilli radyo dinlemektedir. Bir programda Eşber Yağmurdereli’ye rastlar. O konuşma, hayata karşı cesaretini toplamasına yardımcı olur. Taşrada engellilerin hayata karışma imkanı olmadığı için İstanbul’a, kız kardeşinin yanına gelerek ekmeğini kazanmayı hedefler (16:50). Öncelikle tedavi imkanlarını araştırır ancak yapılabilecek bir şey yoktur. Göremese de yapabileceği şeyler olduğunu İstanbul’da anlar (17:23). Birkaç yıl önce İstanbul’a gelen kız kardeşi Halkalı’da yaşamaktadır (17:40). Rehabilitasyondan önce kendini çok yalnız hissettiğini ifade etmektedir. Sefaköy’de şans eseri karşılaştığı biri aracılığıyla Görme Engelli Rehabilitasyon Merkezi’nden haberdar olur ve hemen başvurur. 6 ay eğitim alır. Aldığı eğitimin detaylarını anlatan Bakımlı, o eğitim sayesinde hayatının değiştiğini söyler. Artık İstanbul’da tek başına dışarı çıkabilmektedir. 10 yıl montaj elemanı olarak çalıştığı fabrikaya aldığı eğitim sayesinde girer (27:33). Yasal çalışma süresini doldurduktan sonra emekli olur ve işportacılık yapmaya başlar (28:10). 1995 yılında, 36 yaşındayken evlenir. Evliliği görücü usulüyle gerçekleşir. 1996 ve 1998 yıllarında oğulları dünyaya gelir (30:12). Evlenmeden önce ev aldığını dile getiren Bakımlı, İstanbul’a geldiğinden beri akrabalarının ve hemşehrilerinin de yaşadığı Küçükçekmece’de ikamet etmektedir. Zaman içinde köydeki diğer kardeşleri de İstanbul’a taşınır (31:40). Şehirle teması sınırlıdır. Yaşadığı bölgenin dışına pek çıkmadığını söyleyerek şehir içindeki hareketsizliğini ve içe dönük yaşamını cehalete ve alışkanlıklara bağlamaktadır (32:55). İstanbul’un engellilerin yaşam şartlarına uygun bir şehir olduğunu düşünmez. Ancak mücadele etmek gerektiğine inanır. Büyük oğlu dünyaya geldiğinde geçinebilmek için bir yandan fabrikada çalışıp diğer yandan seyyar satıcılık yapar. Fabrikadaki işinden önce herhangi bir iş tecrübesi olmadığı gibi o vakte kadar meslek sahibi bir görme engelliyle de karşılaşmaz. Fabrikada yaptığı iş ve gösterdiği performans, beklentilerinin çok üstündedir (35:30). İşportacılığa başladığı yıllarda Küçükçekmece’den Tahtakale’ye tek başına gitmekte, oradan aldığı malzemeyi Aksaray Meydanı’nda satmaktadır (36:25). Toplu taşıma araçlarına engellilerin hayatını kolaylaştıran sesli uyarı sistemi konulana kadar sorarak yol bulduğunu ve görme engellilerin soru sormaktan çekinmemeleri gerektiğini ifade eder (37:32). Seyyar satıcılığa başlangıç hikayesini anlatan Bakımlı, 1996’dan 2016 yılının Mart ayına kadar Aksaray Meydanı’nda, Pertevniyal Valide Sultan Camii önünde muhtelif eşya satar. Mart ayında belediye, seyyar satıcıları oradan kaldırır (38:46). Daha önce de zaman zaman zabıtalarla karşı karşıya gelerek her seferinde çeşitli görüşmeler neticesinde geri döner. (39:45). Seyyar satıcılığa başladığı yıllarda Aksaray’ın pazar gibi olduğunu hatırlamaktadır. Çok fazla seyyar satıcı vardır. İşportacılar genellikle doğu kökenli kişilerdir. Zamanla seyyar satıcılık yapmak zorlaşır ve çoğu işi bırakır (41:20). Bakımlı’ya göre farklı partilere geçen belediye yönetimlerinin seyyar satıcılara karşı tavrı arasında fark yoktur. İş hayatı boyunca belediye yetkililerinin engellilere karşı daha müsamahakar bir tutum içinde olduklarını gözlemler (43.32). Son yıllarda Afrikalı ve Suriyeli seyyar satıcılarla çalışan Bakımlı, Suriyelilerin işi öğrenmek için diğer seyyar satıcılardan yardım istediklerine şahit olur (43:58). Bölgede çalıştığı 20 yıl içinde şehircilik açısından önemli bir farklılık hissetmediğini ancak Küçükçekmece’nin bu süre zarfında hızla büyüdüğünü ve kalabalıklaştığını da ekler. Bakımlı’nın yaşadığı mahalle Sinop ve Kars’tan göç eden insanlar tarafından tercih edilmektedir (45:28). Köyü dışında bir yerde yaşamadığı için İstanbul’daki hayat şartlarını mukayese edemediğini belirtir. Ancak şehrin trafik, kalabalık gibi tüm olumsuzluklarından etkilendiğini dile getirir (46:15). Hemşehrileri Esenyurt, Tuzla ve Küçükçekmece bölgelerinde yoğunlaşmaktadır (47:26). Gezmeyi sevdiğini belirten Bakımlı, çocuklarına çevreleriyle ve tarihle ilgilenmelerini öğütlediğini söylemektedir (48:20). 1980 İhtilali’nde 20’li yaşlarda olan Bakımlı, çevre köylerde ve Türkiye’nin genelinde yaşanan olayların ve tepkilerin kendi köylerinde karşılık bulmadığını belirtmektedir. Bu durumu, köylerine ulaşımın zorluğuna bağlar (49:36). Bakımlı’nın mütedeyyin olarak tanımladığı bölge halkı, çocuklarını camiye göndermekte, orada temel bir dini eğitim almalarını sağlamakta ancak kız çocukları bu uygulamanın dışında tutulmaktadır. 1986’da köye okul yapılana kadar kız çocukları okula da gönderilmemektedir (50:53). İstanbul’a gelen memleketlilerinin burada çocuklarının eğitimi konusunda daha dikkatli olduklarını gözlemlemektedir (51:50). Yakın çevresindeki evliliklerde memleketlilik hala önemli bir tercih sebebidir (52:30). Kürt kimliği sebebiyle İstanbul’da herhangi bir sıkıntı yaşamadıklarını kaydeden Bakımlı, bunu etnik kimliğini bir kenara bırakmış olmalarına bağlamaktadır. İstanbul’da dünyaya gelen iki çocuğu da anadillerini konuşamamaktadır (54:06). 1988’de taşındığı Küçükçekmece’nin gecekondularla dolu olduğunu hatırlayan Bakımlı, zaman içinde gecekondu sayısının azaldığını, yerlerine apartman yapıldığını belirtmektedir (55:22). Bakımlı’ya göre yaşadıkları en ciddi güvenlik sorunu sık yaşanan hırsızlıklardır (56:25). Maddi imkanların sınırlılığı nedeniyle memleketle bağları kopar (58:15). Çocuklarının kendilerini Bingöllü olarak kabul ettiklerini söyledikten sonra aslında İstanbullu olduklarını artık kabul etmeleri gerektiğini belirtir. Bakımlı’ya göre İstanbul’da yaşayan insanların çoğu şehirde yaşasalar da şehirli değildir. Kendi çevresindeki insanların da şehirli kabul edilemeyeceğine dair kanaatini dile getirir. Çocukların okula gönderilmesini şehirlilik işareti olarak kabul eder (01:02:08). İstanbul’da doğup büyüyen oğullarının bir sosyal hayatı olmadığını söyler. Şehri güvenli bulmadıkları için onları kendilerinin böyle yetiştirdiğini kaydeder. Bu durumun temelinde engelli olduğu için çocuklarını koruyamayacağı kaygısı vardır (01:04:00).
Video
Koleksiyon
- Görüşme [3104]
İlgili öğeler
Başlık, yazar, küratör ve konuya göre gösterilen ilgili öğeler.
-
Mihail Vasiliadis ile sözlü tarih görüşmesi 1. bölüm
Vasiliadis, MihailMihail Vasiliadis konuşmasına, nostalji kelimesinin etimolojik kökeninden bahsederek başlar. Türkçe’ye Fransızca’dan geçen kelimenin esasen Yunanca kökenli olduğunu ve iki farklı kelimeden oluştuğunu belirtir. Nostalji, ... -
Mustafa Faruk Özbakan ile sözlü tarih görüşmesi 1. bölüm
Özbakan, Mustafa FarukMustafa Faruk Özbakan, 23.01.1948 tarihinde Samatya’da doğar. Baba tarafından birkaç nesil İstanbullu bir aileye mensuptur. Babasından kalma yazılı belgelere dayanarak soy ağacına dair bilgiler verir. Babası 1904 İstanbul ... -
Mustafa Faruk Özbakan ile sözlü tarih görüşmesi 3. bölüm
Özbakan, Mustafa FarukMustafa Faruk Özbakan, Samatya’nın zaman içinde gösterdiği değişiklikten söz eder. Semtin sahilindeki yalılar, Bedrettin Dalan döneminde sahilleri halka açmak gayesiyle yıkılır. 1940’larda demiryolu ile deniz arasındaki ...