Basit öğe kaydını göster

Verel, Oktay
Arcan, H. Esra
2017-11-09T10:01:28Z
2017-11-09T10:01:28Z
2008-08
http://hdl.handle.net/20.500.11834/3678
Bu görüşme, Suat Gezgin’in yürütücülüğünde, Veli Polat ve H. Esra Ercan’ın koordinatörlüğünde İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nün katkılarıyla Türkiye Sözlü Basın Tarihi Projesi Cilt II başlığı altında gerçekleştirilmiştir. Bu proje kapsamında yapılan görüşmelerin sayısı 17'dir.tr_TR
1924 yılında Büyükada’da doğan Oktay Verel, beş yaşındayken İstanbul’a gelir. Verel, ilkokuldayken ablasının Demir Yolu Mühendisi olması ve tayininin çıkması üzerine Ankara’ya taşınır. Annesi Atatürk’ün meclisindeki ilk kadın katip, ablası ise ilk kadın demiryolu mühendisidir. Atatürk döneminin bir ferdi olarak öldüğü günü uzun uzun anlatır ve Atatürk’ün dönem insanları için neden önemli olduğunu açıklar. Çocukluğunun hep bir sorgulama içinde geçtiğini ve hep bir şeyleri sorguladığını ailesinden ise bu konuda hiç baskı görmediğini söyler. Çalışma hayatına ilk önce dördüncü sınıftayken başlar. Annesinin karşı çıkmasına rağmen önce sabun fabrikasında, sonra ise dokuma fabrikasında çalışır. Beşinci sınıftan sonra tekrar İstanbul’a gelen Verel İstanbul Erkek Lisesi’nde eğitim hayatına devam eder ve gazeteci kimliğini yavaş yavaş bulmaya başlar. Lise hayatının bitmesine yakın önceleri insanları kurtarmak ve faydalı olmak adına doktor olmayı ister, daha sonra insanların ufkunu açıp onları bilgilendirerek de faydalı olabileceği kanaatine varıp gazeteci olmayı tercih eder. Bu yolda onu geri çeviren birçok kişiye aldırış etmeden gazetecilik serüvenine başlar. Gazetecinin tıpkı bir siyasetçi gibi halktan ayrı düşmemesi gerektiğini ve halkı anlaması gerektiğini savunan Verel, her hafta farklı bir işte çalışarak farklı meslekleri ve o meslekteki insanların yaşadıklarını deneyimleyip haftalık hikaye yazıları yazar. Bu sayede bulunduğu gazetenin tirajına da olumlu katkıda bulunur. Ayrıca gazeteciliğin ve gazetenin o dönem için öneminden bahseder ve insanların gazetede yazılan her şeye koşulsuz bir güven duyduğunu belirtir. Dikkat çektiği bir diğer nokta ise azınlıklara karşı tutumdur. Gazetede ve mecliste azınlık farkları olmadığını, Kürt, Ermeni, Rum demeksizin herkesin eşit olduğunu vurgular. Türkiye’nin yasaklı dönemlerinden de uzun uzun bahseden Verel, 1960 dönemini beyaz eldiven, 12 Mart muhtırasını biraz yumruklanmış bir eldiven, 12 Eylül'ü ise balyozdur diyerek yorumlar. Kendisinin gazetecilik yaptığı dönemde gazeteciler arasında karşılıklı saygınlık olduğundan bahseder günümüz gazeteciliğiyle en büyük farkın bu olduğunu vurgular. Aynı zamanda diğer farklardan birinin teknoloji ve haber kaynağına hızlı ulaşım olduğunu da ekler.tr_TR
Suat Gezgintr_TR
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümütr_TR
text/plaintr_TR
turtr_TR
info:eu-repo/semantics/embargoedAccesstr_TR
Gazeteciliktr_TR
12 Mart Muhtırasıtr_TR
60 İhtilalitr_TR
Azınlıklartr_TR
Atatürk, Mustafa Kemaltr_TR
Cumhuriyet Dönemitr_TR
Gürsel, Cemaltr_TR
Menderes, Adnantr_TR
İnönü, İsmettr_TR
Ulus Gazetesitr_TR
Ilıcak, Kemaltr_TR
Hürriyet Gazetesitr_TR
Son Telgraf Gazetesitr_TR
Köy Enstitüsütr_TR
Rado, Şevkettr_TR
Nureddin, Valatr_TR
1980 İhtilalitr_TR
Oktay Verel ile sözlü tarih görüşmesitr_TR
Görüşmetr_TR
1927, İstanbul; T.C.; Erkektr_TR
Gezgin, Suat. Türkiye sözlü basın tarihi cilt II. Veli Polat, H. Esra Arcan. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2016.tr_TR


Bu öğenin dosyaları:

DosyalarBoyutBiçimGöster

Bu öğe ile ilişkili dosya yok.

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster