Görüşme Özeti | 20 Haziran 1932 yılında İstanbul’da doğan Altan Öymen’in ailesi 1935 yılında babasının tayini vasıtasıyla Ankara’ya taşınır. Öymen, 47 yıl Ankara’da yaşar. İlkokulu Mimar Kemal İlkokulu'nda, liseyi Atatürk Lisesi'nde okur. Daha sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geçer. Burada 2. sınıftayken gazeteciliğe başlar. Babası Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde dergi çıkarır, kitap tercüme eder ve yazarlık yapar. Babasının gazeteciliğe başlamasında rol model olduğunu belirten Öymen lisedeyken duvar gazeteleri hazırlar. 1950 yılında, Ankara’da Cumhuriyet Halk Partisi’nin yayın organı olan Ulus Gazetesi'nde çalışmaya başlar. Babası 1943-1950 yıllarında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili olarak görev yapar ancak 1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelişiyle milletvekili seçilemez. Bunun üzerine ailenin maddi durumu sarsılır. Altan Öymen, o sıralarda gazetecilik yapmaktadır. Stajyer olarak başlar, daha sonra kadroya geçer. Bir yandan da okula devam eden Öymen, fakülteyi biraz aksatmaya başladığını belirtir. O zamanlarda gazeteciliğin başlı başına bir meslek dalı olarak kabul edilmediğini söyler. Seneler sonra, 1977 yılında Bülent Ecevit kendisine milletvekilliği teklif ettiğinde gazeteciliği bırakmaya karar verir. Günaydın Gazetesi'nin sahibi Haldun Simavi’nin gazeteciliğin muteber bir meslek olduğunu, bırakıp milletvekili olmamasını söylediğini belirten Öymen, gazeteciliğin yıllar içerisinde değer kazanan bir meslek olduğunu belirtir. Ulus Gazetesi'nde stajyerlik yaptığı dönemde, istihbarat şefi Öymen’i Danıştay, Yargıtay, polis karakolları, adliye, belediye gibi yerlere bilgi toplamak için gönderir. Ulus Gazetesi o sıralarda muhalefet partisinin organı olduğu için siyasi haberler önemlidir. Haberlerin doğruluğu önemsenir. Haber kaynaklarının çoğu devlet görevlileridir. Hükümet ise yazılanlar karşısında tahkikat açar, yazılmasını önlemeye çalışır. Öymen, genelde bu haber kaynaklarını gizlediklerini belirtir. 1950’lere kadar Ankara’ya İstanbul gazeteleri bir gün sonra geldiği için Ankara merkezli gazeteler okunur. Ancak zaman içerisinde gazeteler günü gününe gelmeye, Ankara’da İstanbul gazetelerinin büroları açılmaya başlar. Öymen, 1955 yılında İstanbul merkezli gazetelerden biri olan Tercüman Gazetesi'nin muhabiri ve mümessili olur. Ankara muhabirleri görevlerini evlerinden yaparlar. Ancak sonraları büro kurulması kararlaştırılır. Ulus Gazetesi 1953’te müsadere edilir, Yeni Ulus olarak çıkmaya başlar, sonra Halkçı adını alır. Öymen bu sırada hem Halkçı’da hem Tercüman’da çalışır. Doğrudan kendi bürosunu açan ilk gazete Cumhuriyet Gazetesi'dir. Sonra Milliyet, daha sonra Tercüman’ın bürosu kurulur. Öymen bu büronun bir kısmında eşiyle yaşamaya başlar. 1950’li yılların başında Ankara’da kadın gazeteci sayısı yok denecek kadar azdır. Daha sonraları Nilüfer Yalçın, Dünya Gazetesi'nde çalışmaya başlar. Emel Aktuğ da o sıralardaki kadın gazetecilerden biridir. Öymen, tanıdığı diğer kadın gazetecilerin isimlerini sıralar. Öymen, Ankara Gazeteciler Sendikası ve Gazeteciler Cemiyeti'nde çeşitli zamanlarda başkanlık yapar. Sendika ve cemiyet hakkında bilgi verir. Toplu iş sözleşmelerinde oluşan birtakım pürüzlerden bahseder. Öymen, muhabirlik, genel yayın yönetmenliği, başyazarlık gibi çeşitli pozisyonlarda görev alır. Uğur Mumcu ile beraber Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in mobilya ihracatı adı altında ihracatı teşvik amaçlı vergi iadesinden faydalandığıyla ilgili başarılı bir araştırmacı gazetecilik örneği hazırlar. Usulsüzlükleri belirleyip ajansta belgeleriyle yayımlarlar. Haberleri Cumhuriyet Gazetesi verir. Kendilerine bu olay üzerine altı ayrı dava açılır. Bu davalarda savunmalarını, belgeleri toplayarak “Mobilya Dosyası” adı altında bir kitap hazırlarlar, İstanbul Tekin Yayınevi basar. Meslek hayatındaki çeşitli haber atlama-atlatma olaylarını anlatır. Bunlar diğer gazetecilerden farklı ve öncü olarak yaptığı haberler ile kaçırdıkları, diğer gazetelerin doğru yayımladığı haberlerdir. Kaçırdıkları haber dolayısıyla Akis Dergisi Tercüman ekibinin başarısızlığını alaya alan yazılar yazar. Öymen, o dönemde Akis’in bir nevi kontrol mekanizması olduğunu belirtir. Demokrat Parti (DP), muhalefetteyken hükümeti özgürlükler açısından baskıcı olmakla suçlar. 1945 yılına kadar hükümetlerin gazeteleri kapatma yetkisi vardır, demokrasiye geçince kaldırılır. Öymen, birçok antidemokratik kanunun kaldığını belirtir. Basında kısıtlayıcı maddeler azaltılır. Ancak, özellikle 1954 yılından sonra basının eleştirilerine tahammülsüzlük artar. Öymen, Demokrat Parti (DP)’nin ikinci iktidarında yaptığı değişikliklerden bahseder. Hakimlerin emekliye ayrılmaları, seçim kanunundaki değişiklikler, Kırşehir’in il iken ilçe haline getirilmesi gibi olaylardan söz eder. Gazetelere kağıtlar hükümet tarafından verilmektedir. Bu nedenle hükümet bazı büyük tirajlı gazetelere daha az kağıt verir, az tirajlı olup çok kağıt alanlar ise bu kağıtları karaborsada satar. Bunun üzerine diğer gazeteler kağıdı karaborsadan almak zorunda kalır. Gazete kapatma uygulaması mahkemeler vasıtasıyla geri getirilir. Gazeteciler sıklıkla hapse atılmaya başlar. Bunların arasında Hüseyin Cahit Yalçın ve Ahmet Emin Yalman’ın da aralarında olduğu gazeteciler Cebeci Hapishanesi‘ne -şimdiki Ulucanlar Cezaevi Müzesi- atılır. Öymen, basın özgürlüğü açısından durumun daha da kötüleştiğini belirtir.1960 yılında Tahkikat Encümeni’ne gidilir. Komisyon, ülkedeki siyasi faaliyetleri yasaklar. Gazete yayımlarına yasak getirir. Aynı dönemde sıkıyönetim de ilan edilir. Öymen, iktidarın komünist tehlikesi imajı yaratarak Amerika Birleşik Devletleri’nden yardım alma yoluna gittiğini belirtir. Bunun için cebir unsuru da kaldırılır, komünizm propagandası yasaklanır. 27 Mayıs’a kadar olan dönemde gazeteler kapatılır, gazeteciler hapis cezası alır. Öymen, o sırada birçok davadan on aylık bir mahkumiyeti bulunduğunu söyler. 27 Mayıs ihtilali ile kendisinin ve aynı durumdaki birçok gazetecinin kurtulduğunu belirtir. Öncü Gazetesi'nin kadrosunda yer alır. Fakat Aziz Nesin’in bir tefrikasını yayımlayacakları için gazete kapatılacaktır. 1961 Anayasası’nın demokratik bir anayasa olduğunu söyler. Ancak onun da öncesinde birçok akademisyen üniversitelerden atılır, yüksek rütbeli bazı subaylar tasfiye edilir, idamlar yapılır. Öymen, 27 Mayıs ile kıyaslandığında 12 Mart İhtilali'nde demokratik manada geriye gidildiğini belirtir. Bu dönemden sonra Balyoz Harekatı dönemi gelir, tutuklamalar tekrar başlar. Öymen o sıralarda ANKA Ajansı’nın sahibi ve yöneticisidir. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı gündeme gelir. Bunun üzerine Öymen içinde Yaşar Kemal, Onat Kutlar, Emil Galip Sandalcı, Erdal Öz gibi isimlerin de bulunduğu arkadaşlarıyla siyasi suçlar için idam cezasının kaldırılması için imza toplamaya başlar. Meclise verilecek bir dilekçe haline getirirler. On iki bin civarında imza toplarlar. Erdal Öz ile bir basın toplantısı düzenlerler. Ancak yasa meclisten geçer ve idamlar infaz edilir. İdamları engellemek amacıyla Sofya’ya bir uçak kaçırılmıştır. İmza toplayanlarla uçak kaçıranların beraber hareket ettikleri düşüncesiyle Öymen ve kırk kadar arkadaşını gözaltına alırlar. Sorguya çektikleri başka bir kişi uçağın kaçırılmasının organizasyonunun Altan Öymen’e ait olduğu iddiasında bulunur. Ancak verilen bilgiler temelsizdir. Nitekim Öymen sorgulandıktan sonra suçsuzluğu anlaşılır ancak kendisini iki ay kadar tutuklu tutarlar. 1977-1980 yıllarında parti yöneticiliği ve milletvekilliği yapmış olan Öymen, yayımlanan bir tebliğ sebebiyle siyaset hakkında yazı yazamamaktadır. Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışmaktadır. Bunun üzerine genel yayın müdürü Hasan Cemal kendisini yurt dışındaki siyasi haberleri takip edip yazması hususunda görevlendirir. Bunun dışında siyasi olmayan haberler hazırlar. Öymen hem siyasetçi hem gazeteci olarak iki tarafı da tecrübe ettiğini belirtir. Bazı başbakanların gazeteler ve gazetecilikle olan ilişkilerinden bahseder. Gazetede yazılan haberlerin gerçeğe dayanmasının öneminden bahseder.
Eskiden gazetelerin sahibinin yazı işleri müdürü de olduğunu belirten Öymen, şimdiki kadar geniş yelpazede ve çeşitli haberlerin çıkmadığını belirtir. Gazete sahiplerinin çeşitli şekillerde baskı altına alındığını belirten Öymen, okurun gazeteleri desteklemesi gerektiğini belirtir. | tr_TR |