Nail Güreli ile sözlü tarih görüşmesi
Görüşülen Kişi
Güreli, Nail
Görüşen Kişi
Arcan, H. Esra
Hazırlayan/Destekleyen
Suat Gezgin
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü
Metadata
Tüm öğe kaydını gösterGörüşülen Kişi Künye
1932, İstanbul; T.C.; Erkek; Gazeteci
Özet
13 Şubat 1932 yılında İstanbul’da doğan Nail Güreli’nin annesi Rumelili, babası Erzincanlıdır. İki buçuk yaşında babasını kaybeder, kendisini annesi ve abisi ekonomik sıkıntılar içinde büyütür. Kabataş Lisesi’nden 2. sınıfta ayrılan Güreli, meslek edinmek için Sultanahmet Erkek Sanat Enstitüsü’ne gider. Spikerliğe, gazeteciliğe, yazıp çizmeye doğuştan gelen bir ilgisi olduğunu belirten Güreli spikerlikte rol model alacağı kimsenin olmadığını söyler. Güreli, dosya kağıtlarını katlayarak el yazısıyla Güneş adında bir dergi hazırlar. Mezun olduktan sonra otomobil plakası yapan bir atölyede çalışmaya başlar ve bu işe eğilimi olmadığını anlar. Ailesinin de desteğiyle 1952 yılında stajyer olarak Hizmet Gazetesi'nde çalışmaya başlar. “Con Kemal” olarak tanınan Kemal Onan’ın sahibi olduğu Hizmet Gazetesi Demokrat Parti iktidarına yakın, resmi ilana dayalı bir yayın organıdır. Eskiden habercilikte belirli ve daha ayrıntılı alanlar vardır: Adliye Muhabiri ile Polis Muhabiri ayrıdır; Belediye Muhabiri, Maarif Muhabiri, Beyoğlu Muhabiri, Ekonomi Muhabiri, Spor Muhabiri gibi iş bölümlerine ayrılmışlardır. Güreli işe girdikten altı ay sonra gazete kapatılır. Sahibinin Selim Ragıp Emeç olduğu Son Posta Gazetesi'ne geçer. Burada aylık 80 lira maaş alır. Güreli’nin gazeteciliğe başladığı dönemlerde usta-çırak ilişkisi vardır. Yöneticiler, şefler aynı zamanlarda usta konumundadır. Güreli, Son Posta Gazetesi'nden sonra Tan Gazetesi'nde çalışır. Güreli, bu gazetelerdeki yazı işleri müdürlerinden bahseder. Hizmet Gazetesi'nde stajyerken Türkiye güzellik kraliçesi Günseli Başar ile yaptığı röportaj hakkındaki anısını anlatır. Son Posta Gazetesi'nden yaşadığı ufak bir sürtüşme nedeniyle ayrıldıktan sonra arkadaşı Vasfiye Özkoçak’ın aracılığıyla Son Telgraf Gazetesi'nde iş bulur. O zaman gazetecilerin iş bulması kolaydır. Bloklaşma, holdingleşme yoktur ve şimdiye göre editoryal bağımsızlık o dönemlerde daha fazladır. Milliyet’te Hasan Pulur ve Hasan Yılmaer ile dönüşümlü olarak yazı işleri müdürü olarak çalışır. Üçünün yokluğunda gazetede Ali Gevgilli’nin yazı işleri müdürü olarak adı çıkar. Bir gün Güreli işe döndüğü halde Gevgilli’nin adı yazı işleri müdürü olarak çıkmaya devam edince Güreli, Abdi İpekçi’ye giderek istifasını verir. Bu olaydan sonra Gevgilli ile anlaşamayan yedi kişi daha Milliyet’ten ayrılır. O zaman sahibinin Kemal Uzan olduğu Yeni İstanbul Gazetesi'ne giderler. 1963 seçimlerinde haber ajansında iş bulurlar fakat oradan da ayrılır ve işsiz kalırlar. Hürriyet Haber Ajansı’nın seçim masasında editör olarak iş bulurlar, Güreli daha sonra buradan Hürriyet Gazetesi'ne geçer. Çetin Emeç, Güreli’nin Bakırköy ile ilgili olarak hazırladığı çalışmasını epeyce uzun bir süre yayımlamaz ve bunun üzerine Güreli Hürriyet’ten de ayrılır. Aydın Doğan’ın Milliyet Gazetesi'ne döner. Meslek hayatı elli yılı aşan Güreli sendika yönetiminde de görev alır. 1961 yılında değiştirilen, gazete çalışanlarına önemli haklar sağlayan yasanın çıkmasıyla büyük gazeteler 3 gün gazetelerini yayımlamayarak bu yasayı protesto eder. O günlerde sendika Basın gazetesini yayımlar. Sendika bu yasadan sonra giderek güçlenecektir. Bu yasa gazetecilerin fikir ve ifade özgürlüğünü artırmaktadır. 1950-1954 yıllarında basın ve iktidar arasında ılımlı bir süreç yaşanır. Demokrat Parti ikinci kez iktidara geldiğinde muhalif gazetelerin üzerindeki baskı artar. Bunun üzerine iktidar yandaşı olan gazetelere bolca kağıt ve ilan verilir. Bu sayede kağıt fazlası ortaya çıkar ve zengin olan insanlar türer. Bunun üzerine muhalif gazeteler bunları “besleme basın” olarak tanımlar. Muhalif gazetelere yeteri kadar kağıt verilmediği için onlar fazla basım yapamaz. Neticede halk iktidar yanlısı basın tarafından kuşatılır. Güreli o zamanlardaki genel meslek ilkesinin “Paraya, siyasete, siyasetçiye uzak olacaksın” görüşünde olduğunu ve gazetecilerin genelinin buna uyduğunu söyler. Bugün ise bu görüşün oldukça azaldığını belirtir. Güreli, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi diploma törenlerinde yaptığı konuşmaları anlatır. Gazeteciliği manevi bir tatmin kaynağı olarak kabul ettiklerini belirtir. 1970’lerden sonra ise itibar ve avantaj sağlama mesleği olarak algılanmaya başlanır. Özellikle iktidarların da etkisiyle basından yararlanılmaya değil basın kullanılmaya başlanır. Özellikle 1980’den sonra iktidarın elindeki ekonomik olanak ve yasal düzenlemelerle sektör büyük holdingler etrafında şekillenmeye başlar. Güreli, gazeteciliğin ekonomik olarak gelişmesinin olumsuz olmadığını, ancak ekonomik gücün bağımlılık yaratacak bir kaynaktan gelmesinin özgürlüğü yok ettiğini vurgular. Süreç içerisinde gazete sahipleri gazetenin yanında, ikinci gazeteler, radyo ve televizyon kanallarına da sahip olarak diğer sektörlerle bütünleşir. Bu bütünleşme iktidarın basını kontrol etmesini daha da kolaylaştırır. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu eliyle ‘devlet medyası’ oluşturulur. Güreli, pazar payının en az yarısına iktidar yanlısı basın ve medya organlarının sahip olduğunu belirtir. Bir kısım gazeteciler gerçeğin farkına vararak ayrılır, bir kısım halkın yararına gazetecilik yapmaya çalışır. Güreli dış güçlerin emperyalist projelerinin etkilerinden bahseder. Bütün bu koşullar içinde bağımsız ve halktan yana gazetecilik yapmanın güç olduğunu belirten Güreli, eskiden gazetecilerin daha dayanışma içinde ve örgütlü olduklarını vurgular. Kadın gazeteci sayısı 1950’lerde ve 1960’larda azdır. Kadınlar daha çok muhabir olarak çalışır. 1980’lerde kadın çalışanların sayısı artar. Güreli, tanıdığı birkaç kadın gazetecinin ismini verir. Güreli, Ahmet Nail imzasıyla sendikaları dolaşır, “İnci Köşesi” adındaki sütunda işçi haberleri yazar. 1922 yılında Milliyet Gazetesi için, çeşitli meslek gruplarıyla röportaj dizisi yapar. Bu kapsamda gardiyanlar, astsubaylar, yargıçların da dahil olduğu çeşitli meslek gruplarıyla görüşür. 1971 yılında Dünya Gazetesi'nde çalışırken grev yaparlar. Güreli, bu grev sırasındaki anılarından bahseder. 1997’de başlayan, Güreli’nin de bir kısmına bizzat katıldığı yerel basında meslek içi eğitim seminerleri sayesinde Anadolu coğrafyasında çalışan gazeteciler haklarını öğrenirler. Askeri yönetimlerin soruşturmacı gazeteciliğin gerileyip magazin haberlerinin yaygınlaşmasında etkisi büyüktür. Güreli, bazı basın mensuplarının da boyun eğmeye hazır olduklarını belirtir. 1982 Anayasası hazırlanırken Güreli sendika başkanıdır ve sendikada bir panel düzenleyip deşifre ederek anayasa önerisi şeklinde Milli Güvenlik Konseyi’ne gönderirler. Sendikasızlaştırmanın önce Günaydın Gazetesi'nde başladığını belirten Güreli, yasal hakları olduğu halde çoğu gazetecinin sendikadan ve işlerinden istifaya zorlandıklarını belirtir. 1950’lerde hava gazıyla intihar eden bir gencin hatıra defterini yayımladığı için ‘intihara teşvik’ suçundan mahkum edilir. Siyasi nedenlerle mahkemeye verilmediğini belirtir. Bunda anayasanın inceliklerini bilerek ve buna dikkat ederek yazmasının etkisi büyüktür. Güreli, Abdi İpekçi’nin meslek ilkelerine bağlı bir gazeteci olduğunu vurgular. Milliyet Gazetesi'nin “Basında Güven” sloganı Abdi Bey zamanında gazetenin sembolü olur. Eskiden gazetede yazdıkları haberleri diğer gazetedekilerle karşılaştırır, kendilerini kontrol ederler ancak ticari hayat önem kazandıkça ticari ilişkiler de kendini daha fazla hissettirmeye başlar. Gazeteciler, gazete sahiplerine ait şirketlerin haberini yazmaz. Güreli buna rağmen grev haberlerinin yazılması gerektiğini belirtir.
Koleksiyon
- Görüşme [3104]
İlgili öğeler
Başlık, yazar, küratör ve konuya göre gösterilen ilgili öğeler.
-
Ahmet Nedim
Birinci, Ali (2020) -
Altemur Kılıç ile sözlü tarih görüşmesi
Kılıç, Altemur1923 yılında Ankara’da doğan Altemur Kılıç, ilkokulu İstanbul’da bir İngiliz okulunda, liseyi Robert Kolej’de okur. 1944’te mezun olur. Kendisini aşırı milliyetçi hatta turancı olarak tanımlar, aşırılığının zamanla azaldığını ... -
Bedii Faik Akın ile sözlü tarih görüşmesi
Akın, Bedii Faik1921 yılında doğan Bedii Faik Akın, kendisini cumhuriyetten büyük olarak görür. Orta düzeyde bir ailenin çocuğudur. Babası avukattır. İlkokuldaki hocasının bir piyeste ona gazetecilik rolü vermesiyle mesleki deneyimi başlar. ...