1950-1953 Kore savaşında esir kamplarındaki Türkler
Künye
Erlevent, Burçin. 1950-1953 Kore savaşında esir kamplarındaki Türkler. danışman Hüseyin Cevahir Kayam. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 2014. 299 s.
Özet
25 Haziran 1950'de Türkiye'den hayli uzakta başlayan Kore Savaşı'nın Anadolu'da yaşayan ve birbirlerine "Kore Nire?" diye soran Türk halkını etkilemeyeceği düşünülse de, genç Türkiye Cumhuriyeti Kore'ye ilk asker gönderen ülkelerden biri oldu. Dünyada "Unutulan Savaş" olarak anılan Kore Savaşında başta Türk askerlerinin esaret sürecini konu alan bu çalışma; Kore'ye gidecek askeri birliklerin oluşturulma süreci, Tugayın İskenderun'a sevkiyatı, yaklaşık bir ay süren deniz yolculukları, askerlerin Kore'ye ilk ayak basışları, Kore'ye ve Kore kültürüne intibak süreçlerini de incelemektedir. Türk birliklerinin hazırlıksız bir şekilde cepheye sürülmeleri ve kanlı muharebelere girişmeleri sonucunda esir düşen askerlerin esir kamplarına intikalleri, esir kamplarındaki yaşamları, kamplarda görülen hastalıklar, ölümler ve esirlere karşı yapılan muameleler olgularla birlikte hümanist bir bakış açısıyla analiz edilmektedir. Bu çalışma aynı zamanda döneme ait telif ve süreli yayınlardan elde edilen verilerin yanında, savaşın ve esir kamplarının yaşayan son görgü tanığı Kore Gazilerinin anılarını da kapsamaktadır. Haliyle çalışma kısmen sözlü tarih çalışması niteliği de taşımaktadır. Bunun yanında ebediyete intikal etmiş gazilerin yayınlanmamış savaş günlükleri, cepheden yazdıkları mektuplar ve hatıratlarından da yararlanılmıştır. Tüm bunlar çalışmaya farklı bir bakış açısı kazandırmakla birlikte, resmi tarihte yazılmamış bazı olayların gün yüzüne çıkmasına olanak sağlamıştır. Çalışmadaki diğer bir husus da, Kızılay Arşivinde bulunan Kore kayıtlarının ilk kez kullanılıyor olmasıdır. Çeşitli yöntem ve kaynaklar kullanılarak hazırlanan metin içerisinde güçlü bir sentez yapıldığına inanılmaktadır. Araştırmada göze çarpan diğer bir özellik de, çalışmanın konusunun her ne kadar Kore Savaşında Türk esirler ve esaret hayatı olsa da, satır aralarında savaşın ne kadar yıkıcı ve barışın ne kadar değerli olduğunun açıkça hissediliyor olmasıdır. On 25th June 1950, the young Republic of Turkey became one of the first countries sending troops to Korea even though, at first it was never believed to be effecting Turkish peoples in Anatolia that would ask "Kore Nire?" (in Anatolian rural dialect: "Where is Korea?). This dissertation mainly focuses on the captivity process of the Turkish prisoners of war in the Korean War as it is also known as "Forgotten War". It also focuses on the preparation of the Turkish Corps, the consignment of the brigade to the southern port city Iskenderun, the journey abroad by ships which takes approximately one month, and also soldiers breaking new ground and as well as process of integration with Korea and with the Korean culture. Moreover, the expedition of the unprepared Turkish squads and their process of being taken prisoners after murderous battles, their lives in prisoner of war camps. This includes sicknesses and fatalities seen in those camps, and the acts of Koreans against Turkish prisoners of war (POWs) are analyzed from a humanitarian point of view.Besides the information obtained from copyrighted publications and periodicals of the era, this dissertation also covers the memoirs of the war veterans as the last witnesses of the POW camps. Furthermore, it has benefited from unpublished personal diaries and letters that were sent from the front line by the war veterans some of which have already passed away. Those resources have given this project another structure and point of view, and also has allowed some of the unwritten events in the official history to come to the light. Another aspect to this dissertation is the Turkish Red Crescent's records of the Korean War being used for the first time. It is believed that the text prepared by using different aspects and resources has made good synthesis of the topic.Another characteristic of this study is that, even though the principal subject matter was the Korean War and the Turkish prisoners of war, between the lines it makes the reader clearly feel the destructive effects of war and appreciate the value and the importance of peace.
Koleksiyon
- Tez [172]