Görüşme Özeti | Ziya Yılmazer, 1952 yılında Kastamonu ilinin Devrekani ilçesinin Belan Köyünde dünyaya gelir. Köyde üç ev ve bir cami vardır. 1959 yılına kadar köyünde kalır. Daha sonra İstanbul, Üsküdar’a göç ederler (00:04:30). Babası evin geçimini sağlamak için farklı mesleklerde çalışır. İstanbul’da Halil Rüştü İlkokulu'nda eğitimine başlar. İkinci dönemden itibaren eğitimine yeni yapılan Sokullu Mehmet Paşa İlkokulu’nda devam eder. Okulun karşısında o dönemin meşhur Toptaşı Cezaevi bulunmaktadır. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası oralara çok mahkum getirildiğini, zaman zaman mahkumları izlediklerini anlatmaktadır. Öğrenci sayısı okulun kapasitesini aştığı için birçok yerde okulun bahçesine ek barakalar konur. Ailesinin İstanbul’da sürekli yer değiştirmesi kendisinin de farklı okullarda okumasına neden olur (00:18:18). O zaman Üsküdar’ın tramvaylı olduğunu, araba vapurlarının Üsküdar’dan kalktığını ve şu an mevcut olan Harem’in bulunmadığını ifade eder. Bu durum 1980’lere kadar devam eder. Daha sonra Harem yapılır (00:21:30). Üsküdar sokaklarının Arnavut kaldırımı olduğunu, evlerin neredeyse hepsinin iki, üç katlı ahşap evlerden oluştuğunu, apartmanların günümüzdeki gibi her tarafı kuşatmadığını söylemektedir (00:24:30). Dini tahsilini ilk olarak dedesinden alır (00:25:00). Ailesinin 1915’ten beri İstanbul’la ilişkisi vardır. Dedesi mavnayla Çanakkale Cephesi’ne malzeme taşır. 3 haneli köyün camisini ailesi yaptırır. Civardaki diğer köylerde cami yoktur (00:28:00). İstanbul’a geldikten sonra Yakup Kazdal Camii’ne devam etmeye başlar. Camide Üsküdar Müftüsü imamlık yapmaktadır. Orada aldığı eğitimden dolayı ilkokul 5. sınıfta dindar kimliğiyle tanınmaya başlar (00:32:05). O yıllarda ilkokul ve sonrasında okul bitirme sınavı yapılmaktadır. Okul bitirmek bu heyet sınavlarında başarılı olmaya bağlıdır. 300’ün üzerinde öğrencinin başladığı imam hatipten 7 yılın sonunda ancak 45 civarında öğrenci mezun olabilir. O yıllarda eğitim mantığı başarılı öğrencilerin devam etmesi üzerine kurulmuştur (00:36:35). İlkokulu başarı ile tamamladıktan sonra sınava girerek imam hatipe kayıt yaptırır. Daha ilkokul yıllarında dedesiyle birlikte camilere ve buralarda yapılan dini sohbetlere devam etmeye başlar (00:41:30). Üsküdar’dan Hasköy’e taşınırlar. Babası bir Yahudi ailenin evini satın alır. Üsküdar’da tramvaya binerken bu kez okula sandalla gitmektedir (00:46:05). 1960-1970 arasında fiyatlar genellikle sabittir. Yılmazer, enflasyonun 1970’ten sonra başladığının altını çizer. Ekonomide hızlı dalgalanmalara sebep olan enflasyon 2000’li yılların başlarına kadar devam eder (00:48:05). Tekrar geri dönerek annesinin ve babasının köylerinden ve dedelerinden söz eder (00:50:37). İstanbul’a geldikten sonra sinema ile tanışır. İlk defa 1960 yılının Mart ayında okuluyla Üsküdar’daki Sunar Sineması’na gider. Üsküdar merkezde 3 sinema bulunmaktadır (00:53:00). O yıllarda yazlık sinema kültürü devam etmektedir. Üsküdar’ın yazlık sinemalarından biri de Altunizade’de, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin bulunduğu yerdedir. Yılmazer 1960’ların Bağlarbaşısı hakkında bilgiler verir (00:56:20). Yazlık sinemalarda film gösteriminin yanında tiyatro oyunları, sünnet törenleri ve konserler de düzenlenir. 1960’lı yılların en gösterişli toplu sünnet programı Paşabahçe’de yapılmaktadır (00:59:00). Ailesi Demokrat Partili'dir. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası ciddi ekonomik sıkıntılar yaşarlar. Babası daha sonra çeşitli işler dener. Ancak sektör değişmiştir, kolacılar artık piyasada iş yapamamaktadır. Yılmazer ilkokul 3. sınıftan itibaren trikotaj işine giren babasına yardım etmeye başlar (01:07:35). Darbe sonrası ilan edilen sokağa çıkma yasağı günlük hayatı etkilemektedir. Davulcular aracılığıyla duyuru yapıldığını hatırlar. Her evde radyo yoktur (01:11:30). 27 Mayıs sonrasında her akşam radyoda duruşmalar hakkında bilgi verilmektedir. Menderes’in idamı Demokrat Partili olan ailesini çok etkiler. Sokakta gazete manşetlerini yüksek sesle okuyarak gazete satan çocukların Menderes’in idam edildiğini ilan ettiğini hatırlar (01:14:10). 1960 yılında yaşadıkları evde soba yoktur. Ev mangalla ısıtılmaktadır. Yüksek kalorili taş kömürü karneyle verilmektedir (01:16:35). Yılmazer, darbe sonrası sinemada Yassıada duruşmalarını izlediğini hatırlar. Doktora hocası Bekir Kütükoğlu’nun 27 Mayıs öncesi oluşturulan havanın halkı etkilediğini söylediğini nakleder (01:18:13). 1971 Muhtırası esnasında lise son sınıfta öğrencidir. 68 Olayları öğrenci hareketlerinin Türkiye’yi de etkilediğinin farkındadır. İşçi ve öğrenci olaylarında sol hareket emperyalizm ve Amerikan karşıtlığı üzerine bir söylem kullanmaktadır. O günlerde sol çevrelerin Boğaziçi Köprüsü’nün yapılmasına da karşı olduklarını belirtir (01:21:45). Boğaziçi Köprüsü’nün şehir hayatına etkilerine örnekler verir (01:22:35). Toplu taşıma araçlarında 3 mevkide yolculuk yapılmaktadır. Bu uygulama 1980’den sonra kaldırılır (01:25:10). Boğaz Köprüsü’nün temel atma ve açılış törenlerini izler. Açılıştan sonra Asya’dan Avrupa’ya yürüyerek geçerler (01:27:30). Aile 1966’da Hasköy’e taşınır. Gayrimüslimler henüz semtte yaşamaya devam etmektedir. Bağlarbaşı’nda çocukların saklambaç oynarken Fransızca saydıklarını hatırlar (01:29:20). İlkokuldan beri babasından haftalık almaktadır. Öğrencilik yıllarında sıkıntı çekmez (01:30:00). Ancak toplum genelinde sıkıntı olduğu kanaatindedir. Dışarıda yemek yeme imkanı olmadığı için çalışanlar evden sefer tasıyla yemek götürmektedir (01:31:33). Lise ve üniversite yıllarında öğle yemeklerini dışarıdan yemek zorunda kalır (01:34:00). Burs uygulaması çok yaygın değildir. Başvurulabilecek kurum sayısı sınırlıdır (01:34:35). O yıllarda imam hatip okulu mezunları sadece Yüksek İslam Enstitüsü’ne girebilmektedir. Lise mezunu olmadıkları için Ankara’daki İlahiyat Fakültesi’ne de kabul edilmemektedirler. Lise mezunu sayılmak için fark derslerini vermeleri gerekir. Yılmazer fark derslerini vererek üniversitede tarih bölümünün yanında Yüksek İslam Enstitüsü’ne de devam eder. Okulların statüsü 1974’te değişir. İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversite eğitimi almasının yolu açılır (01:37:05). 1960’larda okullarda İngilizce, Almanca ve Fransızca seçmeli ders olarak okutulmaktadır. 1950’lerden önce Fransızca’nın etkili olduğunu ancak zamanla sadece İngilizce’nin öğretilmeye başladığını söylemektedir (01:38:17). Ahmet Topaloğlu, Mehmet Saim Yeprem, Handan Deliçay, Muhammed Eroğlu gibi hocalardan etkilendiğini kaydeder. Tek dersten sınıfta kalınmaktadır. İki yıl üst üste sınıf tekrarlanması durumunda öğrenci okuldan uzaklaştırılmaktadır. Öğrenciler bu disiplin içinde yetişir (01:43:20). Birçok politikacı ile aynı dönemde okuduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisinden iki sınıf geride olduğunu söyler (01:44:40). İstanbul’da tek bir imam hatip lisesi vardır. 1960’ların ortalarında yenileri açılmaya başlar (01:45:18). İyi bir eğitim aldıklarını kaydeder. Alanında başarılı ve idealist hocaları vardır. İmam hatipler ve Yüksek İslam Enstitüsü kız öğrenci kabul etmemektedir (01:51:00). Türkiye’nin değişimi söz konusu olduğunda imam hatip liselerinin rolünün görmezden gelinemeyeceği kanaatindedir. Anadolulu çocuklar, yatılı imam hatip liseleri sayesinde eğitim alabilir (01:52:15). 1972’ye kadar cumartesi günü yarım gün okula gidilmektedir (01:55:10). Türkiye’de birçok alanda görev ve yetki sahibi kişiler imam hatip liselerinden mezun olmuştur (00:56:30). İmam Hatip’te sinemaya gitmeleri yasaktır. Yakalanan öğrenciler Haysiyet Divanı'na sevk edilmektedir. Bu sayede öğrenciler kontrol altında tutulmaktadır (01:57:35). Genel üniversite sınavından sonra okullar ön kayıtla öğrenci almaktadır. Kabul edilen öğrenci sayısı akşam haberlerinde ilan edilmektedir. Kayıtların tamamlanması Ocak ayına kadar sürebilmektedir (01:59:40). 1971’de İstanbul Üniversitesi yemekhanesinde yemek ücreti 2 liradır (02:02:35). Yılmazer, Türkiye’nin yakın tarihte sosyal ve ekonomik alanlarda çok değiştiğini düşünmektedir. Öğrenci yurtları ve Kur’an-ı Kerim kurslarının şartları zaman içinde çok ilerler. (02:03:55). Ensar Vakfı’nın başkanlığını yapan Ahmet Şişman, Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, Marmara Üniversitesi’nden Ahmet Tabakoğlu gibi kişilerle aynı dönemi veya sınıfı paylaşır (02:06:00). İmam hatiplerin yatılı olması, öğrencilerin, cemaatlerin, parti ve derneklerin etkisi altına girmesini önler (02:09:42). O yıllarda kadın için de erkek için de baş açıklık pek hoş karşılanan bir şey değildir. 1960’lı yıllarda memurlar şapka takmaya devam etmektedir. Dindarlar tercihlerini Fransız beresinden yana kullanmaktadır (02:16:30). Annesini ve babasını 2013 yılında kaybeder. Annesi Fatma Hanım, bir dönem babasıyla birlikte çalışır ve mahalledeki kadınlara iş verir (02:20:00). İmam hatip okulunun yanında bulunan Rum Lisesi ile bir sorun yaşamadıklarını belirtir. O dönemde Rum Lisesi öğrencileri servisle gelip gitmektedir. Öğrenciler birbiriyle karşılaşmamaktadır (02:26:50). Öğrenci servisleri 1980’den sonra yaygınlaşır (02:28:20). 1960’ların başında Hasköy’de denize girenlere rastlanmaktadır. 1970’lere doğru deniz çok kirlenir ve kokmaya başlar. Sütlüce’deki mezbahalar ve Balat’taki boya fabrikaları, atıklarını denize boşaltmaktadır. Haliç, 12 Eylül’den sonra Bedrettin Dalan’ın belediye başkanlığı döneminde temizlenmeye başlar. Kıyılarındaki yapılar yıktırılır (02:31:20). Büyük Çamlıca Anadolu Yakası’nın en önemli mesire yeridir. Denize girmek içinse Salacak’a gidilmektedir. 1960’larda Şemsipaşa Harem arasında yol yoktur. Sahil yolu 1980’den sonra yapılır (02:33:10). 1960’larda Şemsipaşa’da bayram yeri vardır (02:34:08). Üsküdar’da bir seyyar fotoğrafçı durduğunu hatırlar (02:35:50). 1970’li yıllara kadar hazır giyim yaygın değildir. Babasının Küçükpazar’daki terzisine senede bir elbise diktirmektedirler. Piyasaya çalışan çok terzi vardır. Konfeksiyondan sonra terzi sayısının azaldığını söyler (02:38:35). Alışverişler yerel esnaftan yapılmaktadır. 1960’lı yılların başında Ümraniye yeni kurulmaktadır. Yılmazer ailesi eti oradaki kasaplardan almaktadır. Yoğurdun sokak satıcılarından alındığını hatırlar (02:42:05). 1950’lerin sonlarında evlerde beyaz eşya bulunmadığını belirtir (02:42:30). 1960’lara doğru gecekondulaşma başlar. Paşabahçe’de yaşayan halası bir gecekonduda yaşamaktadır. Gecekondu bölgelerinde alt yapı bulunmaz (02:43:30). Orta sınıf ailelerin evlerinde mobilya kullanımı sınırlıdır. Evlerine buzdolabı 1965’ten sonra girer. Yerli üreticiler beyaz eşya üretimine girince fiyatlar da düşer (02:46:00). Buzdolabından önce kiloyla buz satılmaktadır (02:46:50). Tüpgaz da 1960’larda yaygınlaşır ve gaz ocağı kullanımı ortadan kalkar. Satışlar taksitlendirilmektedir, böylelikle yeni teknolojiye sahip olmak kolaylaşır (02:48:25). Televizyon yayını 1968’de başlar. Babası ahlaki kaygılardan dolayı 1974’e kadar evine televizyon almaz. Televizyon yeni bir sosyalleşme alanı oluşturmuştur. 1984’te alınan renkli televizyonun fiyatı 140 bin liradır. Yılmazer o dönemde 40 bin lira maaş almaktadır (02:54:15). 1970’lerde telefonun bir daire fiyatına olduğu konuşulmaktadır. Haberleşme ihtiyacı telefonu olan komşular ya da bakkallar aracılığıyla sağlanmaktadır. O tarihlerde normal prosedürle telefon almak için 15-20 sene gerekmektedir. Telefon, Özal döneminde yaygınlaşır ve her eve telefon girer (02:57:05). İlk görev yeri Yalova’dır. Orada tuttuğu evde telefon vardır ancak iletişim kurmak için santral üzerinden bağlantı kurmak gereklidir. Telefon teknolojisi de zaman içinde değişiklik göstermiştir (02:59:30). Sinema ve tiyatrolar Beyoğlu’nda yoğunluktadır. Tiyatro sinemaya oranla daha pahalıdır. Filmler önce Beyoğlu’ndaki sinemalara gelmektedir. O yıllarda Beyoğlu’nda dublajlı film gösterilmemektedir. 1960’larda Amerikan filmleri 5-6 yıl gecikmeyle izlenebilmektedir (03:04:25). 1960’lı yıllarda İstanbul’da sirke gittiğini hatırlar (03:04:45). Gazino kültürü yaygındır (03:05:10). Bayramlar için yeni kıyafet diktirilmekte ve büyükler ziyaret edilmektedir (03:08:35). Çocukluğunda Ramazan ayına özgü bir ortam olduğunu hatırlamaz. Halka yönelik etkinlikler ilk olarak 1995 yılında Üsküdar’da kurulan iftar çadırıyla başlar (03:13:05). Mevlid okutulması yaygın bir gelenektir. Hemen her hafta gazetelerde mevlid ilanları yayınlanmakta ve buralarda meşhur mevlidhanlar dinlenebilmektedir. İslami anlayışla birlikte mevlide bakış da 1970’lerin sonlarında değişir (03:15:45). Vehbi Koç İlahiyat Fakültesi’nde iftar vermekte ve davetlere kendisi de katılmaktadır. O geleneği oğlu Rahmi Koç ve torunu Mustafa Koç da devam ettirir. İbrahim Bodur da sağlığı el verdiği müddetçe iftar vermekte ve kendisi de iştirak etmektedir (03:18:55). Ramazan nostaljisini çocukluğa duyulan özleme bağlar. Direklerarasına yapılan vurgu da bu özlemden kaynaklanır (03:20:35). Yeşilçam senaryoları 1970’lerden itibaren değişmeye başlar. Ahlaki açıdan sıkıntılı bulunan yapımlar o tarihlerden itibaren çekilir (03:21:50). Dışarıda yemek yeme alışkanlığı yoktur, aileler pikniğe gitmektedir. Çamlıca, Küçüksu, Salacak, Beykoz Çayırı piknik için ideal alanlardır. Köprü yapıldıktan sonra Küçüksu’yun ortamı değişir (03:24:00). Denize girmek için Salacak’a ve Küçüksu’ya gittiklerini hatırlar (03:25:25). Resmi bayramlara özel bir program yapılmaz. 1980’e kadar 27 Mayıs Anayasa ve İnkılap Bayramı olarak kutlanır ve resmi tatildir. 10 Kasım günleri sinemalar, tiyatrolar, gazinolar kapalıdır (03:28:00). Komşuluk ilişkileri günümüze göre sıcaktır. Yılmazer bunun insanların yerleşim itibarıyla sürekli bir arada olmasına bağlar. Apartmanlaşma insani ilişkileri bitirir (03:29:45). Babasından sonra ticareti sürdürmezler (03:30:45). Hasköy’deki evlerini bir Yahudi’den alırlar. Bir yıl kadar o aileyle komşu olurlar. Belli bir müddet komşuluk ilişkisi yaşarlar. 1974 yılına kadar Üsküdar’daki kiliseler çan çalmaktadır. 1974 Kıbrıs Harekatı'ndan sonra çan çalınmasına izin verilmez. O tarihlerden önce çandan rahatsız olunmamaktadır. Azınlıklarla iş ilişkileri de olur. Olaylardan sonra büyük çoğunluğu Türkiye’yi terk eder. Rumlar 1964’ten itibaren Türkiye’yi terk etmeye başlar. Milliyetçilik hareketleri yükselmeye başlar. Yahudiler de o yıllarda İsrail’e gitmektedir (02:39:50). 6. Filo’nun Türkiye’ye gelişi önemli olaylara sebep olur. Solcuların Beyazıt Kulesi’ne kızıl bayrak çektiği söylentileri yayılır ve bu iddia halk arasında infiale sebep olur. Sağ ve sol protestocular Taksim’de karşı karşıya geldiklerinde oradadır. O güne dair anılarını anlatır. O çatışmalar tarihe Kanlı Pazar olarak geçer. O çatışmaların ardından yaşananlar 12 Mart muhtırasına kadar sürer (03:43:45). Muhtıradan sonra tutuklanan solcular 1974’te afla dışarı çıkar. Onların salıverilmesiyle çatışmalar tekrar başlar ve 12 Eylül darbesine kadar istikrar sağlanamaz. Askerin müdahalesinin toplumu rahatlattığına şahit olmuştur. Dönemin siyasi istikrarsızlığına dair yorumlarını paylaşır (03:51:25). Çeşitli grup ve cemaatlerle teması olsa da hiçbirine aidiyet hissetmez (03:53:40). Osmanlı’nın son nesliyle muhatap olan Yılmazer, o insanların geçmişten söz etmemelerinden duyduğu şaşkınlığını dile getirir (03:55:30). 28 Şubat günlerinde yaşadıklarını anlatır. Yeni sistemin uygulamaları İlahiyat Fakültesi’ne 2000 yılında Zekeriya Beyaz’ın dekanlığıyla yansır. Olaylar Zekeriya Beyaz’ın bıçaklanmasıyla başlar (04:05:50). Gençlik yıllarında tarihi önemi olduğuna inandığı olaylara şahitlik eder. Bunlardan biri de Şair Necip Fazıl Kısakürek’in cenaze merasimidir. (04:10:10). Kubbealtı Cemiyeti’ndeki musiki derslerine de iştirak eder. Kemal Batanay’la meşk eder (04:11:30). Üsküdar’ın mimarisinin eski ve iki, üç katlı ahşap evlerden meydan geldiğini, günümüzde onlardan eser kalmadığını kaydeder. Müteahhitlere inşaat yaptırılmaya başlanır ve mahalle kültürü apartmanlaşmayla birlikte biter. Mimari değişim, semtin eski yerleşimcilerinin yer değişmesiyle sonuçlanır (04:14:55). Site tasarımının insan ilişkilerini tesis etme üzerine kurulmamasını eleştirir (04:18:05). Yakın tarihte Hasköy bölgesi çok değişmez (04:20:00). Fener, Balat sahillerinde yer alan atölye ve fabrikalar Haliç’i kirlettiği için kapattırılır (04:21:15). 1960’lı ve 1970’li yıllarda gazete binaları Cağaloğlu’ndadır. İslami cemaatlerin konferans ve toplantıları da Cağaloğlu’nda yapılmaktadır (04:24:20). Muhafazakar camianın sinemayla barışması Şule Yüksel Şenler’in Huzur Sokak romanından uyarlanan Birleşen Yollar filmi sayesinde olur. Bu manada önemli olan ikinci film ise Çağrı’dır (04:26:10). Beyazıt’ta yaşanan en önemli değişiklik Beyaz Saray kitapçılar çarşısının boşalmasıdır. Yılmazer, Küllük Kahvesi'ne de gider (04:28:05). İstanbul Kitaplığı Beyazıt’tadır. Daha sonra oradan Taksim Atatürk Kitaplığı’na taşınır (04:30:15). İmam hatip liselerine kız öğrenci alınana kadar kız çocuklarının okula gönderilmesi yaygın değildir (04:30:50). 1981 yılında eski ev sahiplerinin kızıyla evlenir. Kayınpederi babasının arkadaşıdır. Evlendiğinde 29 yaşındadır ve bu yaş geç kabul edilmektedir. Aileleri aracılığıyla evlenirler. 3 kızı, 4 torunu vardır (04:35:25). Annesini ve babasını aynı yıl kaybeder (04:38:40). Ailesinin İstanbul’a göç sebebi memleketteki arazi anlaşmazlığıdır. Dedesi köyde çocukları için gelecek görmez ve tüm mal varlığını satarak İstanbul’a yerleşir (04:40:55). Çocuklarının eğitimiyle ilgilendiğini dile getirir (04:44:55). Tekrar eğitim yıllarına döner. 1971 yılında üniversiteye girer. Akademik kariyer yapmak istemektedir. Doktorayı kazanır ancak devam edemez. 1984’te Marmara İlahiyat’ta tekrar başlar ve 1990’da tamamlar (04:47:00). | tr_TR |