Görüşme Özeti | Nusret Safayhi, 1922 yılında İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı Paşabahçe semtinde dünyaya gelir. Kastamonu ve Çankırı’dan gelen anne babası, İstanbul’da evlenir. Memleketleriyle bağları zayıftır. Safayhi, ikisinin de memleketini hiç görmez. Babası, milli mücadele yıllarında 7 sene Şark Cephesi’nde askerlik yaptıktan sonra komutanlarının isteği üzerine onlarla birlikte İstanbul’a gelir. Çocukluğu Paşabahçe’de geçen Safayhi, 39. İlkokul’un ardından Kandilli Kız Lisesi’ne gider (02:17). 1942’de üniversitenin felsefe bölümüne kaydolur, ancak devam edemez. Aynı sene Paşabahçe Şişecam Fabrikası’nda ambar memuru olarak çalışmaya başlar (02:50). Safayhi, o yıllarda lise mezunlarının üniversite mezunu gibi kıymet gördüğünü anlatmaktadır (03:54). Paşabahçe tenha bir muhittir. Safayhi, iskele civarında bulunan camiye bitişik bir evde doğup büyür. Ailesi hayvancılıkla meşgul olmaktadır. İneklerin sütü, mahalleye gelen sütçüye satılmaktadır. Fabrika kurulmadan önce 4-5 haneli bir mahalle olan Paşabahçe’deki gündelik hayat hakkında bilgiler vermektedir (06:30). Rahat bir gençlik dönemi geçiren Safayhi, 1930’lu yıllarda kadın erkek karışık denize girilen plajları, sahil gazinolarında eğlenen insanları hatırlamaktadır (07:45). Yaz akşamları sandalla Bebek’e kadar gidip sahilden konser dinlerler (08:10). Beykoz sırtlarındaki Yuşa Hazretleri Türbesi, Safayhi’nin çocukluk ve gençlik yıllarında yolu olmayan, dağlık bir bölgedir (08:38). Paşabahçe, Rumların yoğun olarak yaşadığı bir muhittir. Müslümanlarla gayrımüslimler arasında iyi bir ilişki vardır. Safayhi çocukluğunda Rum bir bakıcıya verilir (10:16). Şişecam Fabrikası açıldıktan sonra yurtdışından ustalar getirtilir. Safayhi, bölgedeki gayrimüslim sayısının o tarihlerde arttığını söylemektedir. Yakın arkadaşları arasında çok sayıda azınlık mensubu bulunmaktadır (12:25). İlkokuldan önce camide Kur’an-ı Kerim dersi alır. Alfabenin değiştiği 1928 yılında ilkokula başlar (14:02). Ahmet Mithat Efendi de Paşabahçe’de oturmaktadır. Safayhi, Ahmet Mithat Efendi’nin oğlu Süleyman Uluyazman’dan Osmanlıca dersleri alır (15:10). Safayhi’nin orada yaşadığı yıllarda Paşabahçe sahilinde yalılar, yukarı kısımlarda da köşkler vardır. Yan komşuları, Hamdullah Suhpi Tanrıöver’in kayınvalidesidir (17:10). İki katlı ahşap bir evde büyüyen Safayhi, sade döşenmiş mekanlar tarif etmektedir. Semtte elektrik ve su yoktur. Su kuyuları aynı zamanda yiyecek soğutmak için de kullanılır. Evlerinde banyo bulunmamaktadır (20:35). Alışveriş için vapurla İstanbul’a inmeleri gerekmektedir. Şehirle tek bağlantı yolları, iki saatte bir kalkan şehir hatları vapurudur. Hazır giyim yoktur. Kış için örgü ördürülür, yaz içinse terzilere yazlık kıyafetler diktirilir (22:40). Üniversite eğitimini ilk yılın sonunda bırakmak zorunda kalan Safayhi, iş yerinden aldığı bir izinle Sultanahmet’teki Akşam Kız Sanat okuluna kaydolur. Orada dikiş, nakış ve ev idaresi dersleri alır. Konfeksiyon ürünleri yaygınlaşana kadar kendisinin ve çocuklarının bütün kıyafetlerini diker. Evlendikten sonra kayınpederinin Kapalıçarşı’daki dükkanından gelen kumaşlarla kıyafet diker (22:35). Küçük kızı Sena’nın ilkokul yıllarında okuldaki yoksul çocukların varlıklı aileler arasında paylaştırıldığını hatırlamaktadır. Eşi, kızı ve arkadaşı için Beyoğlu’nun meşhur mağazası Lion’dan alışveriş yapar (23:30). Evde dini eğitim almaz. Kur’an-ı Kerim öğrenmesi için bir hoca tutulur. Fakat kısa süre sonra bu karardan vazgeçilir. Çocukluğunda oruç tuttuğunu hatırlamaktadır (25:20). Okul çağlarında arkadaş çevresi değişince azınlıklarla daha yakın bir ilişki sürmeye başlar. Arkadaşlarıyla birlikte yılbaşı kutlamakta, ayin izlemek için kiliseye gitmektedir. Papazlar sokakta dini kisveleriyle dolaşmaktadır (27:45). Çevresi dolayısıyla ailesinden farklı bir kültür ortamına girer. Opera, bale gibi batı tarzı sanatları sevdiğini anlatmaktadır (28:35). Çocuk oyunlarından söz eden Safayhi, ilkokulda içeriği fiziğe benzeyen eşya adında bir ders okuduklarını hatırlamaktadır (30:00). Liseden mezun olacağı yıl kardeşi Milli Eğitim Müdürü olan Matematik öğretmeni, öğretmenlik teklifinde bulunur. Safayhi, teklifi kabul eder (30:25). O yıllarda lise mezuniyeti için Ankara’dan gelen sorularla yapılan bir sınavdan geçme zorunluluğu vardır. Üniversiteye sınavla öğrenci alımı da o sene başlar (31:00). Üniversitede psikoloji bölümü olmadığı için felsefeye kayıt yaptırır. Askerlik dersine devam mecburiyeti vardır. Derse yetişmek için sabah 06:00’daki vapurla karşıya geçerek Beyazıt’taki fakülteye gitmesi gerekmektedir. Devamsızlık sebebiyle sınıfta kalır ve okulu bırakır (32:30). Safayhi, Harf Devrimi’ni takip eden günlerde herkesin okuma-yazma öğrenmesinin şart koşulduğunu hatırlamaktadır. Annesi iki küçük çocuğunu evde bırakıp kursa gitmeye başlar. O günlere dair bir anısını anlatır (34:10). 1930’lu yıllarda kız ve erkek okulları ayrıdır. Erkekler genellikle Kabataş Erkek Lisesi’ne gitmektedir. Kızların devam edebileceği okullar ise Kandilli, Erenköy ve İstanbul Kız Liseleri’dir. Otobüs olmadığı için Paşabahçe’den Kandilli’ye vapurla gider, oradan da okula yürümek zorunda kalır. Ulaşım imkanları çok sınırlıdır. Bir tanıdıklarının doğumunda araç bulamadıkları için çektikleri sıkıntıyı paylaşır (38:10). Hem baba evinde hem de evlendikten sonra kayınvalidesinde radyo olduğunu hatırlamaktadır (38.55). Kandilli Kız Lisesi’nde genellikle Paşabahçe bölgesinden giden kızlarla aynı sınıfta eğitim alır. 10. sınıfta şehrin ileri gelenlerinden Halepli Cezmati ailesinin kızı Zühran ile birlikte okur. Cezmatiler, havlu ticareti yapan zengin bir ailedir. Zühran Cezmati, Safayhi’nin büyük kızı Afra’yı evlat edinerek mirasından yararlanmasını sağlar (42:02). Tiyatro ve sinemaya gitmek için Beyoğlu’na geçmeleri gerekmektedir. O tarihlerde İstanbul’da Şehir Tiyatrosu dışında tiyatro bulunmamaktadır. Arkadaşları vesilesiyle dans etmeyi de öğrenir (46:15). Beykoz’daki Abraham Paşa Korusu yangınını hatırlar (47:40). Hidiv Kasrı, 1930’larda henüz Hidiv ailesine aittir. Bir arkadaşının Hidiv’in yanında çalışan babası sayesinde hafta sonları sadece hizmetlilerin bulunduğu köşke gitmektedir (48:40). 1930’larda bölgede restoran ve çay bahçesi gibi tesisler yoktur. Yazlık sinemalarda film izlenmektedir (50:30). Öğretmenlik başvurusunda tayini Sarıyer’e çıkar. Ulaşım zorluğu sebebiyle kabul etmez. Evlenene kadar 8 sene Şişecam Fabrikası’nda çalışır (52:10) Eşiyle tanışma hikayesini anlatır. Yahya Efendi Dergahı’nın son şeyhi Abdülhay Efendi’nin torunu olan eşi Enes Safayhi ile fabrikada tanışır. İki senelik flört döneminin ardından açık gelin istemeyen ailenin itirazına rağmen evlenirler. Vefatlarına kadar kayınvalidesi ve kayınpederiyle yaşar (54:55). Eşiyle flört ettikleri dönemde Enes Bey’in çok güzel mektup yazdığını söyler. Her sabah telefon eden nişanlısından her gün öğleden sonra da mektup gelmektedir. Enes Safayhi, lisede Faruk Nafiz’den edebiyat dersi alır (57:00). Paşabahçe Cam Fabrikası’nda çalışan cam ustalarının Çekoslovakya’dan getirildiği bilgisini verir (58:30). Eşinin işi sebebiyle bir süre Erzurum ve Ankara’da yaşarlar. Her iki şehirde de sanat kurslarına gider (59:30). Rus klasiklerini çok sevdiğini söyleyen Safayhi, gençlik yıllarında kitap bulamadıklarını ifade etmektedir (01:00:15). Arkadaşları sayesinde Almanca, Fransızca ve Rumca öğrenir (01:01:00). Paşabahçe Fabrikası’nın çalışanları yakın semtlerde yaşayan insanlardan oluşmaktadır. Fabrika açıldıktan sonra semtin nüfusunda önemli bir artış olmaz (01:02:05). II. Dünya Savaşı yıllarında haberler semt kahvelerinin hoparlörlerinden duyurulmaktadır. İsmet İnönü’nün Türkiye’nin savaşa girmesine engel olduğunu söyleyerek bundan duyduğu memnuniyeti belirtir (01:04:05). Polonezköy’deki bir kır partisinde Mustafa Kemal’le tanışır. Atatürk’ün ölümünü detaylarıyla hatırlamaktadır (01:08:20). Safayhi, Tunus kökenli Safayhi ailesinin İstanbul’a gelişlerine dair bilgiler verir. Kayınpederi Mehmet Safayhi, Osmanlı’nın son Tunus Kadısı İsmail Safayhi’nin oğludur. Kayınvalidesi Hatice Suat Hanım ise Abdülhay Efendi’nin kızıdır (01:12:35). Safayhi, aile arasında Uf Baba namıyla bilinen Abdülhay Efendi ile çok yakın bir ilişki kurar (01:13:15). Eşi Enes Bey hukuk fakültesini yarıda bırakır ve uzun yıllar köşe yazarlığı yapar (01:15:25). 1949 yılında evlendiği eşi kendisinden 3 yaş küçüktür. 27 yaşında evlenen Safayhi, evlilik yaşının o dönem için çok büyük olduğunu belirtir. Sade bir tören istediğinden gelinlik giymez (01:19:30). Evlendikten sonra işten ayrılıp eşinin ailesiyle birlikte Anadolu Hisarı sırtlarındaki bir köşkte yaşamaya başlar. Yıllarca yaşadıkları köşk, kayınvalidesinin ve kayınpederinin vefatından sonra satılır. Köşkün mimari yapısı ve oradaki hayat tarzları ile ilgili detaylı açıklamalar yapar (01:27:40). Eşiyle tanıştıklarında Abdülhay Efendi Çiçekçi Camii’nde görev yapmaktadır. Aralarındaki yakın ilişki şeyh efendinin vefatına kadar sürer. Abdülhay Efendi’ye dair anılarından bazılarını paylaşır (01:37:20). Erzurum ve Ankara’dan sonra İstanbul’a taşınırlar. Aile büyükleri kış aylarında bir süre Fatih’te yaşar. Safayhi ailesi orada Doktor Asım Taşer ve Numan Kurtulmuş’un ailesiyle yakın ilişki kurar. Aralarındaki bu bağ hala devam etmektedir (01:45:00). Hatice Suat Hanım, vefatına kadar kadınlara ve üniversite öğrencilerine Kur’an-ı Kerim ve Arapça dersleri verir. Abdülhay Efendi’nin vefatından sonra dervişler ve talebeler şeyh efendinin kızını ziyaret etmeye devam ederler (01:45:40). Kültür ve hayat tarzının farklı olması, kendi çevresiyle ilişkisini kesmek durumunda kalmasına sebep olur. Günümüzde insanların geçmişe göre birbirine karşı daha tahammüllü olduğunu düşünmektedir (01:47:30). 50 yaşından sonra başını örter ve namaza başlar. Fatih’te kıyafeti dolayısıyla rahatsız edildiğini hatırlamaz (01:49:25). Evlerinde toplanan dini cemiyetlere hiç iştirak etmez (01:50:30). Evde politik konuşmalar yapılmamaktadır. İktidar değişiklikleri ve darbeler sebebiyle yaşananları takip etmez. 27 Mayıs’ta Ankara’dadır. Adnan Menderes’in asıldığını duyduğunda çok üzülür. İdam günü sokağa çıkma yasağı ilan edilir (01:52:10). Fatih ve Aksaray’da bir süre yaşadıktan sonra tekrar Anadolu Hisarı’na dönerler. Hisar’daki ev satılınca Acıbadem’den bir ev alıp oraya taşınırlar (01:54:05). Hazır giyim sektörü yaygın değildir. Gençliğinde dikiş eğitimi alan Safayhi, Burda dergisinden çıkardığı kalıplarla kendi kıyafetlerini diker. Aile üzerinde baskın bir yeri olan kayınvalidesi ile yaşadıkları çatışmalara dair bir örnek anlatır (01:58:50). Bütün vakitleri evde geçmektedir. 1950’lerde batan şehir hatları vapurunu hatırlar. Ayrıca çok sert bir kış günü Hisar’daki evden Boğaz’dan akan buz parçalarını görmüştür. Evlerinin Bebek’ten Beykoz’a uzanan bir deniz manzarası vardır (02:01:10). Evlendikten sonra sosyal hayatı olmadığını belirten Safayhi, bugünün İstanbul’unu eskisinden daha yeşil bulmaktadır. Bahar aylarında Erguvan seyretmekten zevk alır. Çocuklar, babalarıyla yoğurt yemek için Kanlıca’ya gider (02:03:15). Bugünün geçmişten en büyük farkı insanların daha özgür oluşudur. Kendi gençliklerinde hayatın ev merkezli olduğuna dikkat çeker (02:03:55) Bir dönem şehir hatlarının 74 numaralı vapurunda Türk Müziği neşriyatı yapılır ve bu uygulama halk tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanır (02:04:30). Eskilerin çok mütevekkil olduğu fikrini dile getirir. Gençler bile kanaatkardır. Şimdi ise toplumda bir doyumsuzluk olduğunu düşünmektedir (02:09:00). Babasının kabri Bozüyük’tedir. Annesi ise Paşabahçe’de vefat eder ve oraya defnedilir (02:10:15). İşe girdikten sonra çok değiştiğini söyleyen Safayhi, kendi gençliğinde imkan olsa Avrupa’da yaşamak isteyeceğini belirtir (02:11:10). Dini duygulara yönelmesi, küçük kızının evliliğinden sonra gerçekleşir (02:12:40). Tunus’ta kalan az sayıdaki akrabalarıyla ilişkileri sürmektedir. Eşine kanser teşhisi konulduktan sonra son bir defa Tunus'u ziyarete giderler (02:13:05). İki kızı da görücü usulüyle evlenir. Eş seçimlerinde de kayınvalidesi etkili olur (02:15:45). Büyük kızı, Tunus’taki akrabalarla iletişimi devam ettirmek maksadıyla Fransız Lisesi Saint Benoit’a gönderilir (02:16:10). Küçük kızları Sena’yı Tunus’ta Burgiba Üniversitesi’ne göndermek isterler. Ancak yurt dışına bir yılda iki kere çıkılması yasaktır. O sene daha önce yurtdışına çıktıkları için bu isteklerini gerçekleştiremezler (02:17:30). Safayhi, yurt dışına döviz çıkarma yasağı olduğu için Tunus’taki mal varlıklarından elde edilen geliri alamadıklarını ifade etmektedir (02:18:25). Türkiye’deki mal varlığının da tamamı satılır (02:19:47). | tr_TR |