20 dolar 20 kilo:Cumhuriyet tarihinin en büyük sürgün hikayelerinden biri
Künye
Akar, Rıdvan. 20 dolar 20 kilo: Cumhuriyet tarihinin en büyük sürgün hikayelerinden biri. İstanbul: Açık Toplum, 2014.
Özet
Yakın tarihin en az bilinen, en az konuşulan/tartışılan, toplumsal, kültürel ve sosyolojik açıdan sonuçları değerlendirilmemiş bir zorunlu sürgününü anlatacağız. Cumhuriyet tarihi boyunca ulus devletin mottosu olan “Türkiye Türklerindir” inancının sonuçlarıyla ve bir dönemin politikası ile yüzleşeceğiz. Yüzleşeceğiz zira demokratik, çok kültürlü, herkesin yasalar karşısında eşit ve özgür olduğu bir Türkiye tahayyülünün ancak böylesi hesaplaşmalarla gerçekleşeceğine inanıyoruz. 50 yıl önce bu ülkeden Rumlar ayrılmak zorunda kaldı. Ayrılanlar “Yunan pasaportlu” yani Yunanistan vatandaşı olan 12 bin 903 kişiydi. Ancak öyle olmadı. O “Yunan pasaportlu”nun eşi olan, babası olan, akrabası olanlar da gitmek zorunda kaldı. Oysa “Yunan pasaportlu” Rumlar sadece Atatürk-Venizelos arasında 1930’da imzalanan bir anlaşmanın (Seyrisefain Anlaşması) barış ve umut dolu bir maddesi değildi. Aynı zamanda o insanlar Osmanlı geçmişinin bakiyesi, yüzlerce yıllık kadim Bizans geleneğinin son izleriydi. Anadolu biraz Bizans, biraz Selçuklu, biraz Osmanlı ve diğer kültür, inanç ve geleneklerle yoğrulan bir kavimler kapısıydı. İşte o kapılardan biri 1964 yılında kapatılıyordu. 1964’de Rumların sınır dışı edilmelerine neden olan gelişme aslında dış politikanın eseriydi. Kıbrıs’ta çözüm konusunda yaşanan açmaza çare olarak Türkiye’de yaşayan Rumlar hedef seçilmişti. Yani Türkiye kendi yurttaşlarını dış politikanın rehinesine dönüştürüyor, pazarlık masasına koz olarak sürüyordu. Her şeyden habersiz halde Varlık Vergisi, 6-7 Eylül gibi politikaların mağduru Rumları bu kez sınır dışı kararı bekliyordu. Rumlar ülkeden gönderildi. Giderlerken yanlarına sadece hatıralarını, sevdiklerinin fotoğraflarını, özlemlerini alabildiler. Bir de kişisel olarak 20 kilo eşya ve 200 lira (o dönemin kuruyla 22 dolar) götürmelerine izin verildi. Gümrük kapılarında arandıklarında o hatıraların iliştirildiği çerçeveler bile ellerinden alındı. Dönemin hükümeti, Yunanistan Kıbrıs için çözüm masasına oturursa, Rumların geri dönebileceğini ilan etti. Beklenen olmadı ve Rumlar vatanlarından uzaklaştırıldı. Şimdi 1964 yılındaki sürgünün 50. yıldönümünde bu sergi ile geçmişi, komşularımızı, hiç unutmadığımız dostlarımızı bir kez daha anıyoruz. O dönemde yaşanan acılara, hüzne, özlemle geçen yıllara, İstanbul anılarıyla sönüp giden hayatlara saygı duruşunda bulunmak istiyoruz. Her iki ülkede de milliyetçi, politikacıların ayrımcı ve ötekileştiren politikalarına inat, komşularımızla yeniden buluşuyoruz. Bu sergide 1964’ü yaşayan mağdurların tanıklığını, gidişlerinin öyküsünü, Yunanistan’da nasıl “bir gün nasılsa döneceğiz” beklentilerini, bitmeyen özlemlerini ve tarihin yargısından kaçamayacak siyasetçileri tanıyacaksınız. Bu sergide fotoğraflarla bir dönemin acılarına tanık olacaksınız. Acılar, yitip giden hayatlar, kaybolan umutlar bir daha geri gelmeyecek. Ama “bir daha asla” demek için, eksilip gitmekte olan renklerimizden birini soldurmamak için, eşit, özgür, adil bir Türkiye için 1964’ü anıyor ve o günler adına, acıları paylaşıyoruz. Siz yokken bir eksiğiz…
Bağlantı
http://www.aciktoplumvakfi.org.tr/pdf/KatalogTR_internet.pdfhttp://hdl.handle.net/20.500.11834/202
Koleksiyon
- Kitap [329]