Well-preserved boundaries:Faith and co-existence in the late Ottoman Empire
Künye
Göktürk, Gülen. Well-preserved boundaries: Faith and co-existence in the late Ottoman Empire. danışman Onur Yıldırım. Ankara: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015. 311 s.
Özet
The purpose of this dissertation is twofold; firstly, it focuses on the transformation of the social identity of Orthodox Christians from religious to national in the region of Cappadocia in the late Ottoman Empire through an analysis of the relationship between co-existence practices of religious communities and their ultimate nationalization. Secondly, it opens a debate about the romanticist view of the Ottoman Empire, which portrays it as "a land of tolerance" and Ottoman plurality as "a historical example of multiculturalism". In pursuit of these goals, this dissertation is based heavily on the Oral History Archives and the library of the Centre for Asia Minor Studies. The region of Cappadocia was chosen as the setting for this dissertation due to the fact that it was devoid of any visible hostility between religious communities even during the age of nationalism; hence, if one is to talk about "peaceful cohabitation," no other part of the Empire but Cappadocia would be better qualified to buttress the prevailing romanticism. However, even there, people maintained their community borders and established their social identities on the basis of religious differences and, when the Ottoman rule was challenged during and after the Balkan Wars, people found them selves more intensely engaged on the path of nationalization. Based on an analysis of plurality in Cappadocia, this dissertation offers a normalizing perspective against the existing romanticism with a special emphasis on the role of pre-existing social relations in national identity formation. Bu tezin iki açıya sahip bir amacı vardır. İlk olarak, dini cemaatlerin ortak yaşam pratikleri ve onların nihai milletleşmeleri arasındaki ilişkinin analizi üzerinden geç Osmanlı İmparatoluğu'nda Kapadokya Bölgesi'nde Ortodoks Hıristiyanların sosyal kimliklerinin diniden milliye dönüşümüne odaklanmaktadır. İkinci olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nu "bir hoşgörü toprağı" ve Osmanlı çoğulluğunu "çokkültürlülüğün tarihi bir örneği" olarak gösteren romantik bakış açısını tartışmaya açmaktadır. Bu amaçların takibi için, bu tez ağırlıkla Küçük Asya Araştırmaları Merkezi'nin Sözlü Tarih Arşivi'ne ve kütüphanesine dayanmaktadır. Kapadokya bölgesi bu tez için aslında milliyetçilik çağında bile cemaatler arasında görülür bir çatışmadan yoksun olduğundan sahne olarak seçilmiştir; bunun için, eğer biri "barışçıl beraber yaşamadan" bahsedecek ise, imparatorluğun başka yeri değil ama Kapadokya süregiden romatizmi desteklemenin hakkını en iyi verir. Ancak, orada bile insanlar cemaat sınırlarını korumuş ve sosyal kimliklerini dini farklılıkları üzerine kurmuşlardır ve Osmanlı yönetimine Balkan Savaşları sırasında ve sonrasında meydan okunduğu zaman, insanlar kendilerini daha yoğun bir biçimde milliyetçilik yoluna bağlanmış bulmuşlardır. Kapadokya'daki çoğulluğun analizine dayanarak, bu tez önceden var olan sosyal ilişkilerin milli kimlik inşasındaki rolüne özel bir vurgu ile mevcut romantizme karşı normalleştiren bir bakış açısı sunar.
Koleksiyon
- Tez [172]